Ortada bağlama çalan bir erkek var.
İki yanında tef çalan kadınlar, arkada dinleyiciler.
Birden kapı açılıyor ve içeri jandarmalar giriyor.
Tüfeklerini türkü söyleyip eğlenen insanlara çevirip, "Siz burada ne yapıyorsunuz" diye soruyor.
Jandarma tarafından basılmış olmanın verdiği korkuyla gözleri büyüyen erkek, "Türkü söylüyoruz" diyor.
Jandarma, "Bilmiyor musunuz türkü söylemek yasak" diyor.
Sonra jandarmaların komutanı, elindeki bir káğıttan, türkü ve Türk müziğinin yasaklandığını, bunun yerine çoksesli yabancı müzik çalınacağını anlatan kanunu okuyorlar.
Arkasından da hangi müziklerin çalınacağını, isimlerini zar zor ve çok da komik telaffuz ederek anlatıyorlar.
Johann Sebastian Bach, Friedrich Handel, Gustav Mahler...
Tabii Tchaykovski'nin adını bir türlü okuyamıyorlar ve çok komik durumlara düşüyorlar.
Olay böyle devam ederken, erkek, "Bunu biz de çalarız" deyip, Mozart'ın 40'ıncı senfonisini bağlamayla çalmaya başlıyor.
Tabii jandarmaların suratına komik bir hayret ifadesi oturuyor.
Komutan, "Beethoven da çalabilir misin" deyince adam bağlama ile "Dokuzuncu senfoninin Neşeye övgü" bölümünü çalmaya başlıyor.
Ama tam bir oyun havası ritmiyle.
Biraz sonra yanındaki kadınlar ve arkadaki dinleyiciler de buna katılıyor.
Son sahnede ise jandarmalar da silahı bırakıp oynamaya başlıyor.
0 comments:
Yorum Gönder